İngiltere'yi Sanayi Devrimi'ne Götüren Olaylar Zincirine Kısa Bir Bakış
İnsanlık tarihi iki köklü
değişikliğe şahit olmuştur. Bu iki değişimden ilki M.Ö. VIII. bin yılda ortaya
çıkan ve daha önce avcılık ve toplayıcılıkla geçinen insan topluluklarını
çiftçi ve çoban topluluklarına dönüştüren tarım devrimi; ikincisi ise XVIII.
yüzyılda başlayan ve iki yüz yıl içinde dünyanın tarımla uğraşan nüfusunu
radikal biçimde azaltarak insanı artan ölçüde hizmet ve mamul mal üreticisi
haline getiren Endüstri Devrimi’dir. (Güran, 1990, s.3) Tarım Devrimi sonucu
ortaya çıkan topluluk biçimine “Tarım Toplumu”, Endüstri Devrimi sonucu
somutlaşan topluluk biçimine ise “Endüstri Toplumu” denmektedir. Terimi ilk kez kullanan Arnold Toynbee’ye
göre; Endüstri Devrimi, ilk defa 1750-1850 arasında İngiltere’de
gerçekleşmiştir. İngiltere’de başlayan Endüstrileşme hareketi zamanla diğer
Batılı ülkelere yayılmıştır. Toynbee, Endüstri Devrimi’ni ani ve hızlı bir
değişme olarak izah eder. O’na göre; Endüstri Devrimi, ekonominin kalkışa
geçtiği merhaledir ve bu merhale iktisadi gelişmenin en önemli safhasıdır.
(Güran, 1990, s. 115; Rostow, tarihsiz, s. 51.) Endüstri Devrimi’ni hazırlayan
iktisadi faktörler kısaca şunlardır: Demografi değişim, Tarım Devrimi, ticaret
devrimi ve ulaşım alanındaki gelişmeler, sermaye terakkümü, endüstriyel
teknolojideki gelişmeler ve mali piyasadaki gelişmeler.
Veba salgınının Çin’de ortaya
çıktığı, İpek Yolu’nu izleyerek 1346’da Kırım’a ve 1347’de Avrupa’ya ulaştığı
kabul edilmiştir. Veba, gemilerdeki farelerin üzerinde yaşayan pireler
tarafından liman kentlerine taşınmıştı. Sicilya’ya 1347 yılının Ekim ayında
gelen bir Ceneviz kadırgası hastalığı Akdeniz’e taşımıştır. Başka bir Ceneviz
kadırgası hastalığı, 1348’in Ocak ayında Venedik’e bulaştırmıştır. Piza’ya
yanaşan bir Ceneviz gemisi, vebayı kuzeydeki kentlere yaymıştır. İtalya’ya
sokulmayan bir Ceneviz gemisi ise Fransa’da Marsilya limanına girip vebayı
Fransızlara bulaştırmıştır. Salgın İspanya, Portekiz ve İngiltere’ye de
sıçramıştır. Orta Çağ’da, nüfusun yoğunlaştığı ülkelerin çoğunda veba
yayılmıştır. Yaklaşık 100 milyon insanın birkaç yılda vebadan öldüğü
hesaplanmıştır. Avrupa nüfusunun üçte biri yaşamını kaybetmiştir. O dönemlerde
dünya nüfusu bugünkünden çok azdı. Salgından önce 450 milyon olan dünya
nüfusunun 350 milyona düştüğü hesaplanmıştır. (Akbulut, 2016, s. 5.)
Bu salgın sonrasında İngiltere arazi problemlerini
çözmeye küçük toprak sahibi olan köylüleri kontrollü bir biçimde şehirlere
göndererek, arazileri toplulaştırarak, büyük ölçekli işletmeleri ve özel
mülkiyeti destekleyerek başlamıştır.
Nüfus artışının iktisadi gelişme ve
endüstrileşmeye genel olarak iki yönde etkisi olur. Nüfus artışı, ucuz ve
gerekli iş gücünü sağlaması açısından endüstrileşmeye olumlu yönde etkisi olur.
Buna karşın nüfus artışı, milli gelir artış hızından büyükse endüstrileşmeye
olumsuz yönde etkisi olur. (Türkdoğan, 1981, s. 145.) X. ve XII. yüzyıllarda
Avrupa’da kentlerin doğuşu Batı tarihinde ciddi bir dönüm noktasını
oluşturmuştu. Bu dönemde hem pek çok yeni yeni kent doğmuş, hem de mevcutları
büyümüştü. Kentlerdeki hareketlilik, buralara gezginci tüccar ve serbest meslek
sahiplerinin yerleşmesi ile başlamıştı (Duman, 1993, s. 40; Braudel, 1991, s.
166, 167.) Max Weber’e göre kentlerin en önemli özelliği, insanlarda
hemşehrilik ve nesebi duygularına göre davranmayı değil, birleşik bir toplumsal
ve yasal topluluk olarak uyum içinde hareket edebilme yeteneğini
geliştirmeleridir. Bu kentler, dinsel ve görevli askerlerden değil, kentsel
topluluklardan oluşmaktaydı. (Turner, tarihsiz, s. 135.) Ortaçağ’da ana ticaret
merkezleri konumunda olan feodal kısıtlamalardan kurulmuş bazı bağımsız kentler
vardı. Bu kentler, yapıları ve devamları açısından yalnızca Avrupa’ya
özgüydüler. Max Weber’e göre; Batı dışında hiçbir yerde “Bölünmez bir topluluk
anlamında kentler” oluşmamıştı. (Rosenberg ve Birdzell, 1992, s. 78.)
Ortaçağ’da kentlerin gelişimi, pazarların ve ticari ilişkilerin gelişmesini
sağlamıştır. Ticaretin gelişmesi zenginliği; zenginlik, kent hayatını iyileştirerek
cazipleştirmiş; hayat şartlarının iyileşmesi ise, kent nüfusunu arttırmıştır.
Kentleşmenin etkisi kendisini her alanda göstermiştir. XII. yüzyıldan XVI.
yüzyıla, merkezi monarşilerin bütünüyle ortaya çıkmasına kadar geçen sürede,
Avrupa kent devletleri gelişmekte olan merkantilist ticaretin ana merkezleri
olmuştu.
Ortaçağ’da tarımdaki değişimler ise;
çiftçilerin ortak olarak yararlandığı, büyük ölçekli bütünleşmiş işletme
ziraatı gelişmiştir. Bitkisel üretimin, işlenmeyen topraklara, meralara ve
koruluklara kadar uzamış ve hayvan besiciliği yaygınlaşmıştır. Kendi kendine
yeterli köylü çiftçiler, yerini kendisini milli ve global ekonomiye bağımlı
hisseden, büyük ölçekli çiftçilere bırakmıştır. Zirai verimlilik artmış, zirai
üretimde tam gün istihdam ve usulüne geçilmiş ve makineler bu sektörde
kullanılmaya başlamıştır. Toprak hukuku ile ilgili olarak arazi çevirme yasası,
yeni mülkiyet ilişkileri getirmiştir. Çitleme ve yeni toprak yasası ile
köylüler serflikten kurtulmuştur. Serbest kalan köylüler kente göç ederek
kentlerin nüfusunu arttırmış ve endüstriyel işgücü piyasasını münbit hale
getirmiştir. Müteşebbis davranışları
değişmiştir. Tarım ürünlerinin pazarlama imkanı artmıştır. Kitlesel talep
eğilimleri sırf iktisadi bir müteşebbis zihniyeti meydana getirmiştir. Uzun
vadeli üretim planları, yerel olmayan, milli ve global kitlesel üretim, böyle
bir zihniyetin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Sürekli çalışan bir topraksız
çiftçi ve profesyonel tarım işçisini istihdam edecek bir üst tarım üretim sınıfı
ortaya çıkmıştır. Daha önce geleneksel usullerin yerini bilimsel normlar ve
yöntemler almıştır. Artan ve şehir merkezlerinde temerküz eden nüfusu besleyen
bir tarım sistemi gelişmiştir. Artan nüfus ve gelişen tarım sistemi İngiliz
endüstri mallarına yüksek alım gücü yaratmıştır. Tarımsal devrim, endüstride
istihdam edilebilecek bir nüfusu serbest bırakmıştır.
Kaynaklar
Akbulut
Ural, (2016), Veba Salgını, s. 5.
Braudel
Fernand (1991), Maddi Medeniyet ve
Kapitalizm, Çev. Mustafa Özel, Ağaç Yayınları, İstanbul.
Duman,
Bünyamin, (1993), İktisat Tarihi Ders
Notları, Dumlupınar Üniversitesi Bilecik İİBF, Bilecik.
Güran,
Teyfik, (1990), üran, Teyfik, (1990), İktisat
Tarihi, Damla Ofset, İstanbul.
Rosenberg,
Nathan ve L. E. Birdzell, (1992), Batı
Nasıl Zengin Oldu, Çev. Erdal Güven, Form Yayınları, İstanbul.
Rostow,
W. W., (Tarihsiz), İktisadi Gelişme
Merhaleleri, Çev. Erol Güngör, Sosyal İlimler Komisyon Yayını, İstanbul.
Turner,
Bryan, (Tarihsiz), Max Weber ve İslam, Çev. Y. Aktay, Vadi Yayınları, Ankara.
Türkdoğan,
Orhan, (1981), Endüstri Sosyolojisi,
Türkiye’nin Endüstrileşmesi: Dün- Bugün- Yarın, Töre Yayınevi, Ankara.
Yorumlar
Yorum Gönder